Amaç: Acil servisler yüksek yoğunluklu çalışma ortamı, uzun süreli çalışma saatleri, vakaların değişkenliği ve öngörülemezliği, hastalara hızlı müdahele etme gerekliliği gibi birçok nedenden dolayı iş yükü ve stresin daha çok görüldüğü alanlardır. Zaten tükenmişlik görülme potansiyeli yüksek olan acil servis çalışanlarına 2019 yılının sonlarına doğru ortaya çıkan COVID-19 pandemisi ve buna bağlı stres faktörleri eklenmiştir. Biz bu çalışmada pandemi döneminde acil servis çalışanlarının tükenmişlik düzeyleri ve etkileyen faktörlerini araştırmayı amaçladık.
Materyal ve Metod: Samsun ilindeki iki büyük pandemi hastanesinde çalışan 140 acil personeli araştırmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara Maslach tükenmişlik envanteri uygulanmıştır.
Bulgular: Çalışmaya %55 erkek, %45 kadın toplam 140 kişi katılmıştır. Katılımcıların % 55.8’i evlidir. %40.7’si 18-27 yaş grubundayken %30’u 28-37 yaş grubundadır. Gönüllülerin %32.1’i hemşire %28.5 pratisyen hekimdir. Katılımcıların %39.3’ü COVID-19 enfeksiyonu geçirmiştir. Katılımcılarda orta düzeyde tükenmişlik tespit edilmiştir. Maslach tükenmişlik ölçeğininin katılımcıların demografik verileri, mesleği ve COVID -19 geçirme öyküsüne göre karşılaştırılması sonucunda duygusal tükenme alt ölçeğinde cinsiyet (p=0.003) ve eğitim durumları (p=0.006) arasında, duyarsızlaşma alt ölçeğinde cinsiyet (p=0.038) ve eğitim durumları (p=0.003) arasında, kişisel başarı alt ölçeğinde cinsiyetler (p=0.007) arasında istatistiksel anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir.
Sonuç: Bu araştırmada pandemi döneminde acil servis çalışanlarında orta düzeyde tükenmişlik olduğu tespit edildi. Ayrıca çalışmamızın bulgularına göre diyebiliriz ki kadın cinsiyet ve lisansüstü eğitimi olanlarda tükenmişlik daha fazla görülmektedir. Diğer demografik bulgular ve COVID-19 geçirme öyküsünün tükenmişlik üzerine etkisi saptanmadı.
Objective: Emergency services are areas where workload and stress are more common than others due to several reasons such as intensive working environment, long hours, variability and unpredictability of cases, the need for rapid response to patients. Emergency service employees who are already highly likely to experience burnout syndrome began to be affected by COVID-19 pandemic that emerged later in 2019 and the stress factors resulting from the pandemic. The study aims to investigate burnout levels of the emergency employees during the pandemic period and the related factors.
Material and Methods: 140 emergency service employees working in two large pandemic hospitals in Samsun province were included in the study. Maslach Burnout Inventory was performed on the participants.
Results: 140 people voluntarily participated in the study in total. Of them, 55% are males and 45% are females. 55.8% of the participants are married. While 40.7% of them are in the age group 18-27, 30% are in the age group 28-37. 32.1% of the participants are nurse and 28.5% are practitioner. 39.3% of the participants got infected with COVID-19. Moderate burnout was found in the patients. Maslach burnout inventory was compared by demographic data, occupation, and medical history of COVID -19 of the participants. Consequently, statistically significant differences were found between gender (p=0.003) and educational background (p=0.006) in the subscale of emotional exhaustion; between gender (p=0.038) and educational background (p=0.003) in the subscale of desensitization; and between genders (p=0.007) in the subscale of personal success.
Conclusion: In this study is found that moderate burnout in emergency service employees during the pandemic. Furthermore, it can be deduced from the study findings that burnout syndrome is found more in female gender and post graduates. Other demographic findings and medical history of COVID-19 were found to have no effect on burnout syndrome.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ağustos 2021 |
Gönderilme Tarihi | 16 Nisan 2021 |
Kabul Tarihi | 21 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 18 Sayı: 2 |
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi / Journal of Harran University Medical Faculty